Mashaf-i Reş (Mushaf-i Res - Kara Kitap)
 
Mashaf-i Reş (Mushaf-i Res - Kara Kitap)
Yaratılış nazariyelerinin anlatıldığı yeryüzüne ait bir kitap olup Yezidilere dair geçmişteki olaylar ile Yezidilik adabını içerir. Ayrıca Kara Kitap'ta renkler ve yiyeceklerle ilgili bazı yasaklar da yer almıştır.




Şimdi Mashaf-i Reş'ten bir bölüm sunalım;

...Başlangıçta Tanrı, kendi yüce özünden Beyaz İnci'yi yarattı ve bir kuş yarattı ki adı, Anfar'dı. Ve inci'yi onun sırtına koydu, ve orada kırk bin yıl oturdu.

İlk gün, yani pazar günü, Azazil adlı meleği yarattı; işte o, hepsinin başkanı olanı Ta'us Melek (Tavus kuşsu Melek)'tir. Pazartesi günü Tanrı, Darda'il adlı meleği yarattı ki o, Şeyh Hasan'dır. Salı günü, İsrafil'i yarattı ki, Şeyh Şams'tır. Çarşamba günü, Cebra'il adlı meleği yarattı; o da Abu Bekr'dir. Perşembe günü, Azrail'i yarattı ki, Saacadin'dir. Cuma günü, Semna'il aldı meleği yarattı; o da Nasir'ud - Dindir. Cumartesi günü, Nura'il adlı meleği yarattı, ki o [. .] Melek Ta'us (Melek Tavus)'u onların başkanı yaptı. Ondan sonra Tanrı, yedi göğü, Yeryüzünü, ve güneşi ve ayı yarattı [...]

İnsani, kuşları ve tüm hayvanları yarattı, ve onları pelerininin boşluğuna yerleştirdi, ve İnci'nin üzerinden indi, melekler de yanındaydı. Sonra yüksek sesle İnci'ye doğru haykırdı, o da düşüp dört parçaya ayrıldı. içinden su fışkırdı ve deniz oldu. Dünya yuvarlaktı, üzerinde çatlak yoktu. Sonra Tanrı, bir kus biçiminde Cebrail'i yarattı, ve dört bucağın yönetimini ona emanet etti. Sonra bir gemi yarattı ve onun içinde otuz bin yıl kaldı, ondan sonra Laleis'e geldi ve konakladı.

Dünyanın içinde haykırdı, ve yoğunlaşmayla deniz oluştu, ve dünya yeryüzüne dönüştü ve titremeye devam ettiler. Sonra Cebrail'e, Beyaz İnci'nin iki parçasını getirmesini buyurdu, parçalardan birini yeryüzünün altına yerleştirdi öbürünü de Göğün Girişi'ne (cennetin girişi) kapı olarak koydu. Sonra onların içine güneşi ve ayı yerleştirdi, onların kırpıntılarından da yıldızları yarattı, ve onları göğe süs olarak astı. Ayrıca yeryüzünü süslemek üzere meyve ağaçlarını, bitkileri ve dağları yarattı. Halı'nın üzerine Taht'i yarattı. Sonra, dedi ki Ulu Tanrı:

«Ey Melekler, Adem'le Havva'yı yaratacağım, onları insan yapacağım, ve ikisinden, Adem'in belinden gelmek üzere, Sehr ibn Cebr doğacak; ve ondan tek bir halk türeyecek yeryüzünde; Azazil'in, yani Ta'us Melek'in toplumu olan Yezidi halkıdır bu. Sonra Şeyh Adi b. Musafir'i Suriye'den göndereceğim ve o gelip Lales'te kalacak.»

Sonra Tanrı, kutsal ülkeye indi ve Cebrail'e, dünyanın dört bucağından toprak getirmesini buyurdu; Toprak, hava, ateş ve su. Onlarla bir adam yaptı ve kendinden ona bir ruh bağışladı. Sonra Cebrail'e. Adem'i Cennet'e yerleştirmesini buyurdu, orada meyveyle bütün yeşil bitkileri yiyebilsin diye: ancak buğday yemesi yasaktı.

Yüz yıl sonra Ta'us Melek, Tanrıya dedi ki: «Adem nerede ve nasıl üreyip çoğalacak?» Tanrı ona «Yetki ve yönetimi sana bırakıyorum bu konuda» dedi. O zaman Melek Tavus, gidip Adem'e sordu: «Hiç buğday yedin mi ?» O da yanıtladı: «Hayır, çünkü Tanrı bunu bana yasakladı, 'Ondan yememelisin' dedi» Melek Ta'us, söyle dedi ona: «Yesen, senin için çok daha iyi olur.» Ama Adem'in, yedikten sonra karnı şişti, ve Ta'us Melek onu Cennet'ten çıkardı, ve bıraktı, ve göğe çıktı. O zaman Adem, karnının miskinliği yüzünden acıyla kıvrandı, çünkü bedeninde çıkış deliği yoktu. Ama Tanrı bir kuş gönderdi, o da Adem'in bedeninde bir çıkış deliği açtı, böylece Adem rahatladı.

Ve Cebrail yüz yıl ona görünmedi, ve o mutsuz oldu, ağladı. O zaman Tanrı, Cebrail'e buyurdu, ve o gelerek Adem'in sol koltuk altından Havva'yı yarattı. Sonra Melek Tavus, halkımıza demek istiyorum ki, çok acı çeken Yezidîlere yardım etmek üzere yeryüzüne indi ve eski Asurluların yanında, bizim de basımıza krallar dikti; bu krallar Nesrukh (ki o, Nasir'ud - Din'dir) ve Kamush (o da, Sultan Fakhru'd - Din'dir) ve Artımus (ki. Sultan Samsu'd - Din'dir) adını taşıyorlardı.

Bundan sonra iki kral tarafından yönetildik; birinci ve ikinci Şapur adlı bu kralların yönetimi yüz elli yıl sürdü ve onların soyundan gelen Amir'lerimiz bizi bugüne dek yönetmişlerdir,ve biz dört kabileye bölündük. Bize khass (marul) haram kılınmıştır, çünkü kadın peygamberimiz olan Khassa'nın adını anımsatmaktadır; kuru fasulye de haramdır, koyu mavi boya kullanmamız yasaktır; Yunus peygambere saygısızlık etmiş olmamak için, balık yememiz haramdır; Ceylanları da yemeyiniz, çünkü onlar peygamberlerimizden birinin sürüsü olmuşlardır. Ayrıca, Şeyh ve müritleri, tavus kuşuna saygısızlık etmemek için, horoz da yemeyiniz; çünkü tavus kuşu, daha önce sözü edilen yedi tanrıdan biridir ve biçimi horozu andırır. Yine, Şeyh ve müritleri sayın, helvacıkabağı yemekten sakininiz. Bundan başka, ayakta işemek, ya da oturmuş haldeyken giyinmek, ya da Müslümanların yaptığı gibi helada taharetlenmek, ya da onların banyolarında gusül etmek, bize yasaklanmıştır. Ayrıca, tanrımız olan Şeytan'ın adını ya da onu anımsatan Kitan, Sar, Sat gibi adları ya da Mal'un, [...] na'l gibi sözcükleri ağza almak yasaktır. Önce [ ...] bizim dinimize, puta taparlık dediler ve Yahudiler, Hıristiyanlar, Müslümanlar ve İranlılar dinimizden uzak durdular. Kral Ahab ile Amran, bizdendi; öyle ki, bizim Pirbub diye adlandırdığımız Ahah Beelzebub'un Tanrısından yardım dilerlerdi. Bizim Babil'de Bakti-Nossor (Nebukadnezzar) adlı bir krallımız vardı; Iran'da Ahasuerus, İstanbul'da Ağrıkalus da bizdendi. Gök ve yer var olmadan önce Tanrı, suların üzerinde bir teknenin içindeydi. Sonra, yaratmış olduğu inciye kızdı, onu başından attı; incinin karılmasından dağlar, çınlamasından kum tepeleri, dumanından da gökler meydana geldi. Sonra Tanrı, göğe çıktı ve gökleri yoğunlaştırdı; ve onları, altlarına destek koymadan yerleştirdi, ve yeryüzünü her yanından çevirdi. Sonra ellerine kalemi aldı, ve tüm yaratıklarının adlarının listesini çıkardı. Kendi özünden ve nurundan altı tanrı yarattı ki bunların yaratılması, bir lambanın başka bir yanan lambadan yakılması gibiydi. Sonra Birinci Tanrı, İkinci Tanrı'ya dedi ki: «Ben göğü yarattım; sen oraya çık, ve bir şeyler yarat.» Ve o, göğe çıktığı zaman, Güneş var oldu. Kendisinden sonraki Tanrıyla, 'Çık' dedi ve ay yaratıldı. Ve ondan sonraki Tanrı, gökler'i harekete geçirdi; ve ondan sonraki Tanrı, yıldızları yarattı; ve ondan sonra gelen Tanrı, el - Kuragh'i, yani Sabah Yıldızı'nı (venüs) yarattı; ve her şey böyle yarattı.

ŞEYH ADİ'NİN İLAHİSİ
benim bilgim tüm varlıkları kuşatır
benim varlığım benden gelir
benim gelişimin nedeni,yine benim
zamanını da bilen benim
evrende var olan her şey benim buyruğumdadır
her yer,insanlar otursun,oturmasın
ve tüm yaratılmışlar benim buyruğumdadır
benim egemenliğim,başka egemenliklerden üstündür
sözlerim her zaman doğrudur
yeryüzünün yargıcı ve yöneteniyim
benim yüceliğime tapınır insanlar
bana gelirler öperler ayaklarımı
benim gökleri kat kat yaratan
başlangıçta haykıran benim
Şeyh'im ben,benden başka yoktur tapacak
benim kendimi mucizelerle gösteren
bana indirildi mutluluklar kitabı
dağları eriten efendimden
tüm yaratılmış insanlar bana gelirler
saygıyla öpmek için ayaklarımı
meyveler üretirim,gençliğin ilk özsuyundan
kendi gücümle ve bana yönelirler öğrencilerim
ışığının önünde sabahın karanlığı dağılır
yol gösteririm isteyenlere
Benim Adem'in cennette yaşamasına neden olan
Nemrud'un kızgın ateşte kalmasına da
Ahmet'e adaletli davranmasında önderlik ettim
benim yolumda ilerlettim onu
bana gelir tüm yaratıklar
sevgimi armağanlarımı kazanmak için
bana uysunlar diye;ve yüceltirler gücünü ve görkemini kötülüğümün.
karşıma çıktı o öldürücü aslan
öfkeyle, ve ben haykırdım taşa çevirdim onu
karşıma çıktı yılan
ve ben irademle kuma çevirdim onu
benim vurup titreten kayayı
ve yanından fışkırtan suların en tatlısını
benim bildiren, kesin gerçeği
benden gelir acı çekenleri avutan kitap
benim, biricik yargıç
yargılamak hakkımdır
İlk yazları yarattım, su versinler diye
suların en tatlısını ve en güzelini
eli açıklığımla ben neden oldum belirmesine
ve gücümle saflaştırdım onu
bana dedi ki cennetin efendisi
"sensin tek yargıcı ve yöneticisi yeryüzünün"
bazı mucizelerimi kendim sergilerim
bazılarıysa varlıkların kendilerinde açığa vurulmuştur
banim dağlara boyun eğdiren
banim altımda, benim irademe göre
ürkünç görkemimim karşısında haykırır canavarlar
gelir tapınırlar bana, öperler ayaklarımı
Şam'lı Adi'yim ben misafirin oğlu
Yüce bağışlayıcı çeşitli adlar verdi bana
göksel tacı,makamı,ve yedi göğü ve yeryüzünü
gizlerime erenlerin yüzünde, benden başka tanrı yoktur
her şey benim buyruğum altındadır
onun için b enim önderliğimi yadsımayın
ey insanlar bana karşı çıkacağınıza boyun eğin
yargılama gününde karşıma geldiğinizde mutlu kılınırsınız
her kim bana bağlı olarak ölürse
cennete göndereceğim onu
Ama kim ki beni tanımadan ölür
acı ile kıvrandıracağım onu
diyorum ki yüceler yoktur dengim
yaratırım ve istediğimi zengin yaparım
övgüler bana her şey benim irademle olur
ışığı ben bağışlarım evrene
ben o hükümdarım ki büyüklüğüm kendimden gelir
yaratılmış tüm zenginlikler benim buyruğumdandır
izlemeniz gereken bazı yolları gösterdim ben size ey insanlar
bana yakın olmak isteyenler dünyayı unutmalıdır
sözlerim her zaman doğrudur
yükseklerdeki bahçe beni hoşnut edenler içindir
ben gerçeği aradım ve onaylayıcısı oldum onun
aynı gerçeği kavrayanlar, en yüksek yere ulaşacaklar benim gibi
 
 
 
 
  79 ziyaretçi (89 klik)  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol