Behâî'den Bir Gazel
Mefâîlün Mefâîlün Mefâîlün Mefâîlün
«Dağıttın hâb-i nâz-i yârı, ey feryâd, neylersin?
Edüp fitneyle dünyâyı harâbâbâd neylersin?»
Ey (dudaklarımdan çıkan şu) feryat! Sevgilinin naz uykusunu dağıttın (ettiğin ah ve yalvarışla onu daldığı tatlı rüyâdan uyandırdın); bu yaptığın nedir? Onu uyandırıp da dünyayı o fettan gözlerin fitnesiyle bir harâbeye çevirip de ne kazanacaksın?
«Dil-i mecrûhuma rahmeyle, kalsın dâm-i zülfünde;
Şikeste-bâl olan mürgu edüp âzâd neylersin?»
Sevgilim, yaralı gönlüme acı da zülfünün tuzağında kalsın. Kırık kanatlı kuşu salıvermekten ne çıkar?
«Edersin gerçi her derde tabîbim bir devâ ammâ,
Cünûn-i ehl-i aşk olunca, mâder-zâd neylersin?»
Ey doktorum, gerçi her derde bir ilâç bulup onu iyileştirirsin; ama âşıkların çılgınlığı, anadan doğma olunca, ona ne yaparsın (nasıl iyileştirebilirsin)?
«Varup gîsû-yi yârı öyle birbirine kattın,
Yine bir fitne tahrîk eyledin ey bâd neylersin?»
Ey rüzgâr, gidip sevgilinin saçını öyle birbirine katıp dolaştırdın ki! Yine bir kargaşalık uyandırdın. Bu yaptığın nedir?
«Şehîd-i aşk-i tîğ-i yârdır sercümle-i âlem,
Urup şemşîre dest ey gamze-i cellâd neylersin?»
Herkes, sevgili(si)nin kılıcının aşk şehididir. Ey cana kıyan yan bakış! Bir de sen kılıca el atıp ne yapacaksın?
«Behâiveş değilsin, kâbil-i feyz-i safâ sen de;
Tekellüf bertaraf ey hâtır-i nâşâd neylersin?»
Ey tasalı gönül! Sen de Behâî gibi neşenin nimet ve saadetini anlayacak kâbiliyette değilsin. Samimi olarak konuşalım, söyle, bu hâlin ne olacak?
yazar:enes okay