BATIL DİNLER
Cenâbı Hakın Peygamberlerine indirdiği vahiyle ilgisi olmayan ve insanlar tarafından uydurulan yanlış inançlardan ibaret olan dinler. Bâtıl, Hakkın zıddıdır. Sabit olmayan şey anlamına gelir.
Bunun sebebi şudur, muhakkak ki Allah hakkın kendisidir, bundan başka taptığınız şeyler ise bâtıldır. Lokman : 30
Söylenen söz ve icra edilen iş için de bâtıl kelimesi kullanılır. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurur:
Yapmakta oldukları şeyler de bâtıl olmuştur Araf : 139
Niçin hakkı bâtıl ile karıştırıyorsunuz? Âli İmrân : 71
De ki: Hak geldi, bâtıl ortadan kalktı. Zaten bâtıl ortadan kalkmaya mahkûmdur İsra : 81
De ki: Hak geldi artık bâtıl ne yeniden başlar, ne de geri gelir. Sebe : 49
İbtal, bir şeyi bozmak ister hak olsun ister bâtıl onu ortadan kaldırmaktır. Kuranı Kerîmde bu anlamda şöyle buyurulur:
Allah hakkı hak kılmak ve bâtılı ibtal etmek için Enfâl : 8
Gerçek olmayan söze de bâtıl denilir. Tarihi seyir içerisinde dinlerin çeşitli tasnifleri yapılmıştır. Bazı din tarihçileri dinleri iptidâî dinler, millî dinler ve dünya evrensel dinleri olmak üzere üç grupta ele almışlardır. Bir kısım batılı bilginler de dinleri: Kurucusu bulunan dinler ve geleneksel dinler diye bölümlere ayırırken, diğer bazıları da milli dinler ve evrensel dinler şeklinde iki grupta ele almışlardır. İslâm bilginleri ise dinleri İlâhi vahye dayanan dinler ya da kısaca hak dinler ve bâtıl dinler yani ilâhi vahye dayanmayan dinler diye iki kısma ayırmışlardır. Şehristâni gibi bazı İslâm bilginleri de dinleri el Milel ven Nihal tarzında sınıflamaya tabi tutmuşlar hak dinler karşılığında el milel bâtıl dinler karşılığında da en nihal ifadesini kullanmışlardır.
İslâm bilginlerinin din tasnifi Kuranı Kerîme dayanmaktadır, çünkü Kuranı Kerîmde, İslâm dini için:
Allah katındaki din Âli İmrân : 19
Dosdoğru din Rum : 30
Hak din Tevbe : 33
gibi ifadeler kullanılır. İslâm, bütün dinler üzerine üstün kılınmak üzere gönderilmiştir. Dolayısıyla
Kim İslâmiyetten başka bir dine yönelirse, onunki kabul edilmeyecektir. O ahirette de kaybedenlerden olacaktır. Âli İmrân : 85
Bu son iki ayetten de anlaşılacağı gibi, İslâmın dışındaki dinlere de din denilmektedir. Fakat İslâm, hak din olduğuna göre, diğer dinlerden ilâhi vahye dayanmayanlar bâtıldır. Yahudilik ve hristiyanlık gibi ilâhi vahye dayanmakla beraber, aslî şeklini kaybetmiş ve böylece dini esasları bozulmuş olanlar da muharref dinlerdir.
Bu sınıflamalara göre, ahlâkî fazilet üzerine kurulmuş, kudret ve iradesi bütün kâinata hakim, ilmi her şeyi kuşatmış bir tek Allaha ve Onun meleklerine, kitaplarına, Peygamberlerine imanı esas alan ve Yalnız Allaha ibadeti emreden dinler hak bu özellikleri taşımayan dinler de bâtıl dinler grubuna dâhildir.
İslâma göre insanlığın ilk dini, tevhîd dinidir. Dinin kurucusu yüce Allahtır. Allah kâinatı, insanı yaratmış, kitaplar ve Peygamberler göndermiştir. İnsanlar bir erkek ve bir dişiden yaratılmıştır. Hz. Âdeme her şeyin ismi öğretilmiş ve kendisi ilk Peygamber olarak görevlendirilmiştir. Hz. Âdem de, Allahdan aldığı vahiy ve ilham ile kendi devrindekileri irşat etmiştir. Sonra insanlar tevhîd esaslarını unutup, Allahtan başka şeylere, tabiat kuvvetlerine, kendi elleriyle yaptıkları putlara tapınmaya ve bunları Allaha ortak koşmaya yöneldikçe, Allah da elçiler gönderip insanları hak dine, hak yola davet etmiştir. Böylece hak din, Allahın gönderdiği elçiler ve kitaplar yoluyla akıl ve irade sahibi insanlara bildirilmiştir. Bunun için sapmalar sonradan olmuş, çok tanrıcılık sonradan gelişmiş ve dolayısıyla bâtıl dinler de sonradan ortaya çıkmıştır. Bu gerçek, Kuranı Kerîmde şöyle dile getirilmiştir:
İnsanlar bir tek ümmetti. Allah Peygamberleri müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdi insanların ayrılığa düşecekleri hususlarda aralarında hüküm vermek için onlarla birlikte hak kitaplar indirdi. Ancak kitap verilenler, kendilerine belgeler geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden onda ayrılığa düştüler. Allah, insanları, ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izni ile eriştirdi Bakara : 213
Habibim! Hakka yönelerek kendini, Allahın insanlara yaratılışta bahşettiği dine ver. Zira Allahın yaratışında değişme yoktur. İşte dosdoğru din budur, fakat insanların çoğu bilmezler. Rûm : 30
Buna göre bâtıl dinler tevhîd esasına dayanmaz. İlâhi vahye dayalı bir kitabı yoktur. Peygamber anlayışına fazlaca yer verilmez. Cennet, Cehennem, melek ve ahiret telâkkisi belirgin bir şekilde gelişmemiştir. Devamlı değişmeye ve tahrife elverişlidir. Çoğu zaman bazı seçkin şahıslar tarafından uydurulmuş veya herhangi bir toplumda zaman içerisinde kendiliğinden ortaya çıkmıştır.
Şamil İslam Ansiklopedisi